top of page
Yazarın fotoğrafıTuvART Haber

Birinci Cihan Savaşında İspir Müdafaası

Erzurum ili İspir ilçesinde kaymakamlık yapan Değerli Süreyya Hami Şehidoğlu, İspir ve Erzurum hakkında dönemine göre oldukça fazla eser yazdı. Bu eserler, günümüz gençlerine ve yakın tarih anlamında önemli birer kaynak olarak görevini tamamlamış bulunuyor.



Ülkemize sadakat ve şevkle bağlı bir Kaymakamın yakın tarihimize dair notları, dünyaya ve bölgemize bakışı kadar satır aralarında bizlere bıraktığı duygular son derece önemli. Hemen hemen her kitabında sevgisini ve saygısını Türk Milletine ve bilhassa şehitlerine sunan Kaymakam Süreyya Hami Şehidoğlu, İspir için de önemli bilgileri birkaç eserinde bizimle paylaştı.


Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi arşivinde de yer alan Birinci Cihan Savaşında İspir Müdafaası, dijital versiyon halinde PDF olarak kaydedebilirsiniz.

Dijital versiyonu TuvART Haber'e ulaştıran Değerli Kenan Gültekin'e teşekkürlerimizle,


İşte kitaptan bölümler:


Giriş

Bu kitabı, bu mücadeleye katılanlara, bu mücadelede ölen ŞEHİTLER'in Ulvi Ruhlarına ithaf ediyorum.

Eski İspir Kaymakamı

Süreyya Hami Şehidoğlu


Başlarken


Şanlı, şerefli ve ızdıraplı bir tarihi olan yurdumuzun, nice adsız kahramanları bağrında taşıdığı apaçık gerçektir.

İspir'in genç evlatları, Babalarının kendilerine armağan ettiği bu şerefle, haklı olarak övünebilirler.


Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi arşivinde de yer alan Birinci Cihan Savaşında İspir Müdafaası, dijital versiyon halinde PDF olarak kaydedebilirsiniz.







İspir İlçesi


İspir hakkındaki bu kısa izahatımızda ilçenin tarihine temas etmiyeceğiz. Bu konuda ilmi kaynaklara rastlayamadık. Maddi ve toplumsal yönünde derin ve ilmi bir izahına teşebbüs edecek değiliz, amacımız sadece onu biraz olsun tanıtmak ve bugünkü haliyle acil olarak halline şiddetle lüzum gördüğümüz bazı problemlerine bir nebze olsun temas etmek olacaktır.


Erzurum'un kuzeyinde bambaşka şartlar gösteren bu şirin ilçemiz 142 köyü ve mezra denilen bir o kadar da meskûn yeriyle 60.000 nüfusa sahiptir. Bazı köy adlarından halkının Oğuz Türklerinden olduğu anlaşılan İspir'in bütün sekenesi Türktür. Türkçeden başka hiçbir dil konuşulmaz.


Halkı gayet munis, dürüst ve çalışkandır. Bugünkü haliyle geniş hudutları içinde istihsale yarar arazisi pek kıt olduğundan halkı fakirdir. Milli gelirden fert başına düşen miktarın en asgari nisbetinde İspir'e isabet edebileceğini söyliyebiliriz. Bu şartlar altında 60.000 nüfuslu bu ilçede katil ve hırsızlık suçlarının hiç yok denecek kadar az olduğunu söylersek bu nevi suç sanıklarını iktisadi amillerle dayandırmağa meyilli ceza hukuku ve sosyoloji araştırıcıları için İspir'i tetkike değer bir konu olarak gösterebiliriz. Fakir fakat efendi. Muti ve temiz insanlardır bunlar.


Merkez kasaba 2030 nüfuslu olup iki dağın arasındaki ufak bir düzlüğe sıkışmış, 1200 m. rakımlı, Çoruh Nehri kenarında, yemyeşil bir kasabadır. Suyu ve elektriği yoktur. (TuvART Haber not: Belediye Başkanı Sebahattin Öztürkoğlu, ilk belediye başkanlığı sırasında su ve elektriği ilçeye getirmiştir.)


105 km'lik toprak bir yolla Bayburt'a bağlıdır. Bu yol ise kışın 6 ay kapalı kalır ve ilçenin yalnız ille değil bütün medeni alemle normal ilgisi kesilir. (TuvART Haber Not: Belediye Başkanı Sebahattin Öztürkoğlu, iki dönem belediye başkanlığı esnasında yol çalışmalarını genişletmiş ve sayısını, dönemin olanakları çerçevesinde hizmet kalitesini artırmıştır.)


Öküz kızakları üzerinde bazı zaruri ihtiyaç maddeleri, Bayburt'tan getirilerek yüksek fiyatlarla satılır.


Yapılmakta olan yol, ilçenin her türlü münasebetini Erzurum'a kaydıracak ve işaret edeceğimiz hususla da dikkate alındığı takdirde kazanın her yönden durumuna önemli müsbet etkiler yapacaktır.



Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi arşivinde de yer alan Birinci Cihan Savaşında İspir Müdafaası, dijital versiyon halinde PDF olarak kaydedebilirsiniz.





RUSLARIN ÇEKİLİŞİ ve AKAN HADİSESİ


İspir, tam iki yıl bu karanlık hava içinde yaşadı. Nihayet Rusya'da malum ihtilal patlak verince, işgal kuvvetlerinin ilçeyi terk etmesi tekerrür etti.


Bu kararı, kumandan bizzat Müftü Efendiye bildirdi ve iki gün sonra İspir'in tamamen terk edileceğini sözlerine ilave etti.


Bu durum karşısında İspir için daha karanlık, daha feci günlerin gelebileceğini söylemek, gerçeğin tamamen kendisini belirtmek olur. Ruslar çekilince zaten fırsat kollayan içimizdeki hain ermeni grubu, vahşi isteklerini uygulamak için ellerinden gelen her şeyi yapmaktan çekinmeyecekti. Bu durumu bütün sonuçlarıyla kavramış olan Başkapan ve dernek üyeleri, derhal faaliyete geçtiler.


Bu arada şu olayı nakledelim. 29 Ocak 133 günü Rusların İspir'i terkedeceği gündü. Bundan bir gün evvel Hodiçurdaki ermenilere götürmek üzere emrindeki üç adamlar yedi katır yükü silah ve cephane bulunan Akan isminde bir ermeni kadın (TuvART Haber Not: Hacı Bey'in evinde hizmetkârdı ihanetten önce) İspir'e geldi. Erkek urbası giymiş, çizmeli, önüne gelen her türkü kırbaçlayan, alay eden bu kadının üzerinde faydalı vesikalar bulunacağını ve cephaneye şiddetle ihtiyaç görüldüğü bu zamanda bunların Hodiçur ermenilerine ulaşmaması için karar vermek üzere Başkapan ve cemiyet üyelerini Hadi Efendinin Kale arkasındaki konağına çağırdı. Heyetle yapılan tartışmalar sonunda alınan karar gereğince Başkapan o gece, saat on iki raddelerinde Çamlıca (Curengis)li Hasan Çavuş vasıtasıyla Keraplı İnayetin Osman'ı çağırttı. Keskin bir soğuğun bütün şiddetiyle hüküm sürdüğü bu uğultulu gecede Osman, gizlice Başkapan'ın evine geldi ve Başkapan'dan şu emri aldı: "Oğlum Osman! Sana itimadım tamdır. Bak bu ermeni karısı Hodiçurdaki düşmanlarımıza silah ve cephane götürüyor. Bu yolları senden iyi bilen yoktur. Kendine uygun bir arkadaş bul. Şafak vaktı beraberce Kaban Köprüsünde mevzilenmiş bulunasız ve herhalde bunları Hodiçura kavuşturmiyasınız. Hepsini öldürüp cephaneleri emin bir yerde saklayıp ve üzerlerindeki vesikaları acele olarak bana getiresiz. Allah'a emanet ol yavrum!"


Osman, Başkapanın elini öperek derhal ödevi başına koştu. Bu gece yarısı, bu bir metre karla örtülü, kurtların acı acı ulumalariyle karışan tipinin uğultusu içinde yiğit Osman'ın tek başına, yaya olarak aldığı yol, yazın gündüz be atla 3 - 4 saat sürer.


Böylece Osman, şafak sökmeden Kerap köyüne ulaşarak Mustafa'nın evinde donacak hale gelmiş vücudunu hafif bir tezek ateşi karşısında ısıtacak fırsatı buldu. Nişancılığına ve cesaretine inandığı arkadaşı Keraplı Muharrem oğlu Mustafa Çavuşa durumu anlatarak Müftü Efendinin emirlerini bildirdi. Hemen silahlarını alarak belirtilmiş olan Kaban köprüsünde mevzi almak üzere yola çıktılar. Ortalık ağarmıştı ki bu pek sarp arazide Çoruh nehir üzerine kurulmuş olan köprünün sol yamaçlarındaki kayalıklar arkasında yerlerini aldılar.


Bir müddet sonra Akan ve maiyeti, köprü üzerinde göründüler. İlk ateşte bir adamlarının ölmesiyle Akan tarafı da mevziye yerleşti. Karşılıklı ateş, bir müddet devam etti. Cephanelerinin tükenmekte olduğunu gören Mustafa, bir kurnazlığa baş vurdu. Kalpağını çıkararak daha geniş bir hedef gösterecek şekilde bir kaya üzerine oturdu ve kendi mevzi değiştirdi. ermenilerin bu hedefe ilk ateşşerinde kalpağın vurulmasiyle birden doğruldular. Bu ara Osman ve Mustafa birer kurşunla düşmanları avladılar ki biri ölmüş biri de ağır yara almıştı. Akan ise ata binerek kaçmağa başladı. Osman, Mustafaya cephaneleri ormanda saklamasını söyleyerek Akanı takibe koyuldu. Ve biraz sonra yakaladı. Uzun uzun yalvarıp yakarmalarına kulak asmadı. Orada yok edip üzerindeki vesikaları alıp gecenin karanlığını bekleyerek gizlice Müftü Başkapana koştu. Müftü Efendi, Akanın üzerinden çıkan vesikaları okutmak üzere Rusça ve ermenice bilen kasaba muhtarı ve cemiyet üyesi Çamlıcalı Mehmet Efendiyi gece yarısı evine çağırttı. Mehmet Efendi derhal yatağından kalkıp civar yolalrdan dolaşarak kimseye görünmeden Başkapanın yanına geldi.


Başkapanın verdiği kağıtları içinden okuyor ve doluyordu. Adeta çocuk gibi. Nihayet simsiyah sakallarından dökülen göz yaşları bu kağıtlarda bir şeyler bulunduğunu ama acı şeyler bulunduğunu anlatıyordu.


Müftü Efendi sabırsızlanmış, heyecan içinde ne olduğunu soruyordu. Lakin Mehmet Efendi o kadar dolmuş, o kadar dolmuştu ki bunları anlatmak için dudaklarını kıpırdatmıyordu. Nihayet hıçkırıklar içinde boşandı. Baybuttaki muntazam bir ermeni ordu birliğinin kumandanı Antiranik Paşanın imzasını taşıyan ve Mıhugurt bölgesindeki iki bini aşkın silahlı ermenilere gönderilen bu emrin özü şu idi:


Bayburt katliamı halen devam etmekte ve tamamlanmak üzeredir. Gelecek pazar günü İspir'in Kân köyünde birleşmek üzere bütün hazırlıklarınızı gizlice ikmal ederek evelki tamim üzere orada yediden yetmişe kadar bütün Türkleri öldürerek hareket edin ve hareketinizi bildirin.

Bu durumu anlıyan Başkapan, kendini tutamıyarak Mehmet Efendinin boynuna sarılmış, ağlamağa başlamıştı. Bu sahneye bizzat şahit olan Başkapanın oğlu şimdiki İspir Müftüsü Ali Başkapan da bunları seneler sonra anlatırken günü yaşıyan bir teheyyüc ve içlilik içindeydi.


Diğer taraftan Erzurum yönünde bulunan ermeni birliklerinden yine Hodiçura iki düşman habercisiyle bir buyruk gönderilmekteydi. Bu iki kişi de tortumlu Mustafa adında yiğit bir Türk evladı tarafından tek başına öldürülüp üzerindeki vesika Yağcı Mustafa Ağaya götürüldü. Mustafa Ağa, tercüme etmesi için Hunutun Kurdeşen köyünden Nafız İlhanı çağırdı. Nafız İlhanın yaptığı tercime de "Rusya'nıın içi bozuldu ve Rus ordusu çekilmektedir. Hududun bizim birliklerimize teslim edilmesi ihtimali vardır. Siz orada en evvel elinden iş gelir, ileri gelen bey, ağa vesaireyi boş bırakmayıp icabına bakınız. ve buna sık sık muhabere ediniz. Batum Taşnakları Reisi, Zaven Zakaryan, imza"


Bu haber de derhal Başkapana ulaştırıldı.



Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi arşivinde de yer alan Birinci Cihan Savaşında İspir Müdafaası, dijital versiyon halinde PDF olarak kaydedebilirsiniz.








229 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


Tuva, Tuvart, Tuva Art, Tuvart Haber

Haber

bottom of page