top of page
Yazarın fotoğrafıTuvART Haber

Kapadokya, Göreme

Günümüzde balonlarla ondan önce ise Peri Bacaları ile dünya turizminde önemli yerini koruyan Kapadokya ve Göreme alanı hakkında bilgiler.

kapadokya, göreme, tuva, tuvart haber

GÖREME MİLLİ PARKI


Göreme Millî Parkı, Orta Anadolu’da Nevşehir ili ile Avanos ve Ürgüp ilçeleri arasındaki 40 kilometrekarelik alanı kaplamaktadır. Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından 10 Temmuz 1976’da yürürlüğe konan “Kappadokya Genel Koruma Projesi”nin ardından, 6 Aralık 1985’de UNESCO Dünya Miras Listesine dahil edilen Göreme vadisi, eskiden etkin olan volkanik bölgede yer alan aşınmış bir platodur. Geç Pliyosen dönemde özellikle Erciyes Dağı’nın volkanik patlamalarıyla 10.000 km2lik bir alan tüf tabakasıyla, Erken Pleistosen dönemde ise andezit ve bazalt lavları ile kaplanmıştır. Bunun sonucunda, yumuşak tabakalar, “peri bacaları” olarak adlandırılan oldukça düzgün konik tepeler ve hava etkisiyle oluşan değişimlere dayanıklı düzensiz kütleler biçimlenmiştir.


4. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar sürekli iskân gören bölgede oldukça uyumlu bir kırsal görüntü ortaya çıkmıştır. Özellikle, “peri bacaları” olarak adlandırılan konik tepecikler ve kaya yüzeyleri oyularak kiliseler, şapeller ve çeşitli işlevler için kullanılmış mekânlar biçimlenmiştir. Hıristiyan dininin yasak olduğu dönemlerde bu mağaralar sığınma yeri, konut, depo ve ibadet mekânları olarak kullanılmıştır. Günümüzde yılda yaklaşık bir milyon kişi tarafından ziyaret edilen bölgenin en önemli kiliselerinden olan Tokalı Kilise’de, Iccrom’un katkılarıyla başlatılan duvar resimleri restorasyonu 1980’lerde tamamlanmış, aynı türdeki çalışmalar 1981’de Karanlık Kilise’de başlatılmıştır. Yapılardaki koruma çalışmaları da Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve uluslar arası kuruluşların işbirliği ile yürütülmektedir. İçi eşsiz duvar resimleriyle bezeli yüzlerce eseri barındıran bölgede, doğal yapının ve tarihî eserlerinin korunmasından Kültür, Turizm, Tarım ve Orman bakanlıkları sorumludurlar. Bu bağlamda, yapılaşmaya kesin sınırlamalar getirilmiş ve mevcut yapıların korunabilmesi için yönetmelikler çıkarılmıştır. Bu alanın içine Göreme ve yakın çevresi dışında Avcılar ve Çavuşin de dahil edilmiştir. Tüm koruma ve iyileştirme önlemlerine karşın, su, doğal erozyon ve depremler kilise ve şapellerle içlerindeki duvar resimlerine büyük bir tehdit oluşturmaya devam etmektedir. Özellikle güç ulaşılabilen kesimlerde tahribat daha da dikkat çekicidir.



kapadokya, göreme, tuva, tuvart haber


Anadolu'nun Kalbinde Kapadokya


Doğuda Erciyes, güneyde Hasan Dağı ile sınırlanmış, kuzeyde Kızılırmak havzasına, batıda ise Tuz Gölü’ne kadar uzanan bölgenin tarihi Hititler zamanına (İ.Ö. 2000-1200) kadar geri gitmektedir. Hittilerden sonra Kappadokya, İ.Ö. 794- 595’de Kimmerlerin, İ.Ö. 585’de Medlerin, İ.Ö. 350’de Perslerin, İ.Ö. 332’de Büyük İskender’in, İ.Ö. 322’de Seleukosların ve İ.S. 17’de Romalıların egemenliği altına girmiştir. Hıristiyanlığın ortaya çıkmasıyla birlikte, Kappadokya bölgesi dini bir merkez haline gelir. Nitekim, Havari Petrus’un Birinci Mektubu’nda, bölgede yaşayan Hıristiyanlardan söz edilir. Ancak, bölgenin önem kazanması özellikle 4. yüzyılda başlamıştır. Bu dönemde, Caesarea’lı Büyük Basileios, Nazianzos’lu Gregorios ve Nyssa’li Gregorios gibi ünlü din adamları bölgede çok etkili olmuşlardır. 6. ve 7. yüzyıllarda, Isauria, Hunlar ve Sasanilerin istilalarına sahne olmuş, birçok yerleşim merkezi surlarla kuşatılmıştır. 7. yüzyıldan sonra Kappadokya, Bizanslılar ile Araplar arasında kesintilerle üç yüz yıl kadar süren savaşlarda tampon bölge görevi görmüş, bu durum 10. yüzyıl ortalarına kadar sürmüştür. Bizanslıların Arap akınlarını kırmasıyla yaklaşık bir yüzyıllık barış ve refah dönemi yaşanmıştır. 1060’lardan başlayarak Selçukluların Anadolu’ya yerleşmeleri ve Bizans İmparatoru Romanos Diogenes’in Malazgirt Ovası’nda Selçuklular tarafından yenilgiye uğratılmasıyla sükunet dönemi sona erer. Nitekim, 1076 yılında Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurulmasından kısa bir süre sonra Orta Anadolu’nun büyük bir bölümü Selçukluların ve onlarla güç mücadelesinde bulunan Danişmendli Beyliği’nin eline geçer. Başta Kayseri, Aksaray ve Niğde çevresi olmak üzere, bölgede Selçuklular, camiden mescide, şehir içi ve şehir dışı hanlarından hamamlara, medreselerden türbelere kadar yoğun yapım etkinliklerinde bulunmuşlardır.


Bununla birlikte, Selçukluların dini hoşgörüsü sonucunda Hıristiyanlar özgür bir ortam içinde dinsel inançlarını sürdürmüşlerdir. 1096-97 yıllarındaki Birinci, 1147 yılındaki İkinci ve 1190 yılındaki Üçüncü Haçlı seferleri barış ortamını ortadan kaldırmıştır. Buna ek olarak, 1174 yılında Selçuklular Danişmendli Beyliği’ni ortadan kaldırarak ve 1176 yılında Bizans ordularını Myriokephalon (Kalmıkbeli) savaşında yenilgiye uğratarak bölgenin tek hakimi olmuşlardır. Bu olaylara rağmen Selçuklular, Kappadokya bölgesindeki Hıristiyanlara gösterdikleri hoşgörülü politikalarını sürdürmüşler, Selçuklu Devleti 1318 yılında yıkılana kadar Patrikhane’nin Kappadokya bölgesindeki etkinlikleri kesintiye uğramadan devam etmiştir. 14. yüzyıldan sonra ise yavaş yavaş eski konumlarını yitirmişlerdir.



Göreme vadisi park alanında 20.000, çevresinde ise 65.000 kişilik bir nüfus barınmaktadır. Burada yaşayanlar geçimlerini ziraat, çömlekçilik, halı ve kilim dokumacılığı ile sağlamaktadırlar.



ıhlara vadisi, tuva, kapadokya, göreme
Ihlara Vadisi


Ihlara Vadisi


Göreme ve Soğanlı vadilerinden sonra, doğal güzelliği ve çok sayıdaki zengin bezemeli manastır ve kilisesi (Ağaçaltı/Daniel/Pantanassa, Ala, Bahattin Samanlığı, Ballı, Direkli Manastırı, Eğri Taş, Karagedik/Aziz Hermolaos, Karanlık Kale, Kırk Dam Altı/Aziz Georgios, Kokar, Kuzey Ambar/Aziz Mikhael, Pürenli Seki, Sümbüllü ve Yılanlı) ile ilgi çeken Ihlara Vadisi, Aksaray’ın 25 km. güneydoğusunda, Hasan Dağı’nın ise kuzeydoğusunda yer alır. Yöredeki önemli merkezlerden biri de, kaya ve duvar kiliseleri dışında, ilginç konutları ile de önem taşıyan Ihlara Vadisi’ne 15 km. uzaklıktaki Güzelyurt (Gelveri)'tur. Bizans dönemi kiliseleri arasında Ahmatlı, Çömlekçi, Hacı Saadet Koç/Cafarlar, Kalburlu/Aziz Epthemios ve Yamaç; Osmanlı dönemi kiliseleri arasında Kömürlü ve Yalnız kiliseleri sayılabilir. Bölge, Bizans eserlerinin yanı sıra, Selçuklu dönemi eserleri açısından da çok zengindir.



Çevredeki Yerleşimler


Yalnızca bir bölümünü kısaca tanıtmaya çalıştığım Göreme Vadisi’ndeki kırk civarında kiliseye ek olarak Göreme Milli Parkı sınırları içinde yer alan Avcılar, Çavuşin, Eski Zelve, Uçhisar, Avanos ve Ürgüp ile Nevşehir çevresi çeşitli dönemlere ait eserlerle ve doğal güzelliklerle donatılmıştır. Göreme’ye 3 km. uzaklıktaki Uçhisar, özellikle manzarası, yeraltı geçidi ve güvercinlikleri ile dikkat çekicidir. Nevşehir-Kayseri yolundan 1 km. içeride yer alan Ortahisar, çevresinde kurulduğu kale biçimli yüksek kaya kütlesi, dar yolları, yer altı geçidi ve iki kilisesinin (Harım ve Sarıca) yanı sıra, yakın çevresindeki kiliseleri ile ilginç bir kasabadır. Bölgede yüzyıllardır sürdürülen bağcılığa bağlı olarak şarabı da oldukça ünlü olan Ürgüp, yöreye özgü evleri ile önemli bir turistik merkezdir. Göreme’ye 2.5 km. uzaklıktaki Çavuşin, yörenin en erken tarihli örneği olan ve 8. yüzyıla tarihlenen Vaftizci Yahya Kilisesi’nin kalıntıları dışında, köy çıkışındaki, Göreme Tokalı Kilise’den sonra en zengin freskoları barındıran Kilisesi ile özel bir konuma sahiptir. Zelve Vadisi yakınındaki Paşabağ manzarası, erozyon nedeniyle terkedilmiş Eski Zelve değişik peri bacaları, manastır ve kiliseleri (özellikle Üzümlü ve Geyikli) ile bölgenin önemli yerleşmeleridir. Avanos ise çömlekçiliği ile ün kazanmıştır; yakınındaki Özkonak yeraltı kenti de görülmeye değerdir. Avanos’un güneydoğusundaki, muhtemelen 13. yüzyılın 2. çeyreğine ait Sarı Han, karma tipteki plân şeması, girişin üstündeki mescidi ve portalindeki bezemeleri ile Selçuklular zamanının önemli şehir dışı hanlarından biridir.


Göreme Millî Parkı’nın yakın çevresinde de önemli Bizans ve Türk dönemi yerleşmeleri karşımıza çıkmaktadır. Ürgüp’ün güneyindeki Mustafapaşa (Sinasos) da önemli bir Bizans yerleşimidir. Güneyinde yer alan Taşkınpaşa ise, çevresindeki kiliselerin dışında, özellikle yerleşimdeki Cami, Medrese ve iki türbeden oluşan Karamanoğulları Beyliği’ne ait Taşkın Paşa Külliyesi ile önem taşımaktadır. Kitabesi bulunmayan yapı topluluğu, cami avlusundaki 1342 ve 1351 tarihli türbeler tarihleri dikkate alınarak 14. yüzyıl ortalarına yerleştirilir. Caminin bezemeli ahşap mihrabı Ankara Etnografya Müzesi’nde sergilenmektedir. Nevşehir’in güneyindeki Kaymaklı ve Derinkuyu, yer altı kentleri ile ilginç yerleşimlerdir. Doğudaki Soğanlı Vadisi ise, farklı mimarî ve süsleme özellikleri gösteren çok sayıdaki manastır ve kiliseleri ile yörenin Göreme’den sonra en önemli Bizans merkezlerindendir.


kapadokya, göreme, peri bacaları, tuva, tuvart haber


Göreme : Hıristiyanlığın Kutsal Merkezi


Göreme, 7. yüzyıl başlarından 14. yüzyıla kadar bölgenin en önemli dinsel merkezi olarak etkinliklerini sürdürmüştür. Bununla birlikte, Göreme’deki kitabelerin en erkeni 1055 tarihiyle Kızlar Kilisesi’nde karşımıza çıkar. Avcılar (Matianoi) da, özellikle 11.-13. yüzyıllarda piskoposluk merkezi olarak dikkati çekmektedir. 4. yüzyıldan başlayarak Avanos (Venesa) ve Ürgüp (Prokopius)’ün de önemli yerleşimler oldukları anlaşılmaktadır. Güllüdere Vaftizci Yahya ve Mustafapaşa (Sinasos) yakınındaki Tavşanlı kiliselerindeki kitabeler 10. yüzyıla, Bizans İmparatoru VII. Konstantin zamanına (913-959) aittir.


Göreme Açık Hava Müzesi ile Göreme kasabası arasında yer alan kitabesi bulunmayan El Nazar Kilisesi, araştırmacılarca 10. yüzyılın ilk yarısına tarihlenmektedir. Serbest haç plânlı ve üç apsisli yapıdaki tasvirlerde müjde, ziyaret, doğum, üç müneccimin tapınması, Mısır’a kaçış, İsa’nın mabede takdimi, Elizabeth’in izlenmesi, vaftiz, Lazarus’un dirilişi, başkalaşım, Kudüs’e giriş, çarmıhta İsa, İsa’nın cehenneme inişi (Anastasis) ve İsa’nın göğe çıkışı sahnelerine yer verilmiştir.


Göreme ile Ortahisar’ın arasındaki kayalığın Uçhisar’a bakan yamacındaki 11. yüzyılın ikinci yarısına yerleştirilen Saklı Kilise (Vaftizci Yahya Kilisesi) 1957 yılında açığa çıkarılmıştır. Tek nefli kiliselerin çeşitlemesi olan yapının iyi durumdaki freskolarında müjde, İsa’nın doğumu, mabede takdim, Vaftizci Yahya’nın görevlendirilmesi, vaftiz, başkalaşım, çarmıhta İsa ve Meryem’in ölümü (Koimesis) sahneleri yer alır. Yamaçta konumlanmış, yörenin en büyük kilisesi olan Tokalı Kilise 10. yüzyıl başlarına tarihlenmektedir. Dört mekândan oluşan yapı topluluğunda tek nefli, beşik tonozlu ve özgününde tek apsisli Eski Kilise, günümüzde Yeni Kilise’nin giriş mekânı konumundadır. Yapının duvarlarının üst bölümünde ve tonozda İsa’nın yaşamıyla ilgili müjdeden göğe çıkışına kadar çok sayıda sahne karşımıza çıkmaktadır. Güneyindeki tek nefli ve 10-13. yüzyıllara tarihlenen Yeni Kilise, beşik tonozla örtülmüş ve takviye kemerleri ile üç bölüme ayrılmıştır. Üç apsisli Yeni Kilise’de İsa’nın yaşamına ait sahnelerin yanı sıra, Aziz Basileus’un yaşamından kesitler ve aziz tasvirleri dikkati çekmektedir. Yeni Kilise’nin kuzeyindeki Ek Şapel tek nefli, beşik tonozlu ve tek apsislidir. Alt Kilise ise üç nefli, doğusunda üç dehlizli ve üç apsislidir. Orta nef beşik tonozla, yan nefler ise düz tavanla örtülüdür. Dehlizin orta bölümü çapraz tonozlu, yanları düz tavanlıdır. Kuzey duvarında iki arkosolium (mezar nişi) bulunan yapı Geç Bizans Dönemine tarihlenmektedir.


Kapalı Yunan haçı plânlı ve 1155 tarihli Kızlar Kilisesi, 11-13. yüzyıllara ait Elmalı Kilise ile 11. yüzyılın ilk yarısına yerleştirilen Azize Barbara Kilisesi barındırdıkları tasvirlerle dikkat çekerler. İyi durumdaki Azize Katherina Kilisesi de 11. yüzyıla yerleştirilmektedir. Serbest haç plânlı kilisenin orta bölümü kubbe, haç kolları ise beşik tonozla örtülüdür. İki katlı manastır topluluğunun parçası olan Açık Hava Müzesi içindeki Çarıklı Kilise, 11. yüzyıl ortası - 13. yüzyıl başlarına tarihlenmektedir. İki serbest destekli kapalı Yunan haçı plânlı kilisenin orta bölümü ve doğu köşe mekânları kubbe; doğu haç kolu, ortasına kubbe oyulmuş düz tavan; diğer haç kolları beşik tonozlarla örtülüdür. İyi korunmuş freskolarda, İsa’nın yaşamından sahnelerin yanı sıra, Tevrat kaynaklı İbrahim’in konukseverliği ile aziz ve bani tasvirlerine yer verilmiştir. İki katlı manastır topluluğunun parçası olan kapalı Yunan haçı plânlı ve üç apsisli, fresko programı ile dikkati çeken Karanlık Kilise, 11. yüzyıl ortası - 13. yüzyıl başlarına yerleştirilmektedir. Açık Hava Müzesi içindeki Yılanlı (Aziz Onuphorios) Kilisesi 11. yüzyıla tarihlenmektedir. Tek nefli kilise beşik tonozla örtülüdür. Apsiste Deesis, güneydeki tonoz alınlığında İsa ve bir bani, diğer bölümlerde aziz tasvirleri yer alır. Güneyindeki ek mekânda mezarlar bulunur.


Göreme’nin 600 m. uzağında, vadinin içinde 9. yüzyıl sonu - 10. yüzyıl başında inşa edildiği düşünülen kapalı Yunan haçı plânlı Kılıçlar Kilisesi'nde, Meryem’in ve İsa’nın yaşamından sahnelere yer verilmiştir. Kılıçlar Kuşluk Kilisesi ise 11. yüzyılın ilk yarısına tarihlenmektedir. Tek nefli ve üç apsisli yapının duvarları sağır kemerlerle hareketlendirilmiştir. Yapıda, Beytüllâhim’e yolculuk, doğum, çarmıhta İsa ve Meryem’in ölümü sahnelerinin yanı sıra, aziz tasvirleri de görülür.


11. yüzyılın ilk yarısı. İki serbest destekli kapalı Yunan haçı planlı kilisenin orta bölümü, batı haç kolu ve doğudaki köşe mekanları kubbe; diğer haç kolları beşik tonozla örtülüdür. Yapının ana apsisinde İsa Pantokrator, kuzey haç kolunda Aziz Georgios ve Theodoros, batı haç kolunda ise Azize Barbara'nın tasvirleri görülür.


GEZİLECEK YERLER


Göreme Açık Hava Müzesi

Göreme Açık Hava Müzesi, Türkiye’de Nevşehir’in Kapadokya ilçesinin en çok ziyaret edilen noktalarının başında gelmektedir. Göreme Açık Hava Müzesi, Türkiye’nin önemli müze-ören yerlerinden olup yoğun olarak manastır hayatının yaşandığı milattan sonra 4. ve 13. yüzyıla kadar faaliyet gösterdiği tahmin edilmektedir. 1985 yılından beri UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde de yer almaktadır. Resimlerinde genellikle betimlenen konular Hıristiyanlık dinin yayılmasında etkili olan Aziz Basil ve Aziz Theory, Hz. İsa ve Hz. Meryem, İncil ve Tevrat’tan alıntılar şeklinde olmaktadır.


Rahibeler/Kızlar Manastırı

Kızlar/Rahibeler Manastırı, Göreme Açık Hava Müzesi’nin girişinde hemen sol tarafta yer almaktadır. Kız öğrencilerin dini eğitim gördüğü manastır 7 kattan oluşmaktadır ama güvenlik nedeniyle sadece 2 katı ziyarete açıktır. Kızlar Manastırı’nda yer alan bölümler; kilise, şapel, odalar, mutfak ve yemekhanedir. Katlar birbirine tüneller vasıtasıyla bağlanmıştır. 1. katında; mutfak, yemekhane ve birkaç odayı görebiliyorken 2.katta ise yıkık şapeli görebilirsiniz.


Rahipler/Erkekler Manastırı

Rahibeler Manastırı’nın hemen karşısında ve benzer bölümlerden oluşan katlı yapıdır. Erkek öğrencilerin dini eğitimlerini sürdürdüğü 4 kattan oluşmaktadır. Manastırın katları arasındaki bağlantıyı sağlayan tünellerde oluşan erozyon nedeniyle sadece giriş katı ziyarete açıktır.


Aziz Basil Şapeli

Müze girişinin karşısında yer aldığı için ziyaret edilen ilk kilisedir. Tarihinin 11. yüzyıla dayandığı varsayılan yapı 3 apsislidir. (kilisenin mabet – sunak bölümü)


Sütunlarla ayrılmış nartekste (kilisenin batı bölümünde); mezar nişleri (duvar içine yapılan mezar) ve zemindeki mezar yerleri ilginizi çekecektir. Mezar nişlerinin; kilisenin kutsal hiyerarşisinden dolayı şapelin kurucusuna ve ailesine ait olduğu tahmin edilmektedir.


Apsiste yer alan resim betimlemelerinde kırmızı aşı boyası kullanılmıştır. Ön apsiste Hz. Meryem ve çocuk İsa, ana apsiste Hz. İsa’yı elinde kutsal kitabı tutarken, kuzey ve güney duvarında atlı azizleri ve iki azize betimlemesi bulunmaktadır.


Elmalı Kilise

12.yüzyıldan kalan yapının ana girişi güney yönündedir fakat çökük olduğu için kuzeyden açılan bir tünelle kiliseye giriş sağlanmaktadır. Ana apsisin önünde yer alan kubbedeki Mikail meleğinin freskindeki tasvirinde elinde elmaya benzetilen küreden dolayı Elmalı Kilise olarak anılmaktadır. Meleğin Mikail olduğu kesin olarak bilinmektedir. Çünkü Hristiyanlığa göre en büyük ve üstün vasıflı melek Mikail (A.S) ‘dir.


9 tane kubbesi ve 4 sütundan oluşan kilisede; yoğun fresk çalışmaları çoğunlukla iyi korunmuştur. Fresklerin dış hatlarındaki bordürde kırmızı aşı boyaması uygulanmıştır ve betimlemelerinde Hz. İsa tacıyla tahtında oturuyorken bir kitap taşır, Hz. Yahya, diğer azizler ve Mikail (A.S) tasvir edilmiştir. İncil ve Tevrat’tan alınan sahnelerin yanı sıra haç ve geometrik motiflerle süslemelere de yer verilmiştir.


Azize Barbara Kilisesi

yüzyıl yapısı olan kilise; tüm engellemelere rağmen Hıristiyanlık inancını benimseyen Mısırlı Azize Barbara’nın babası tarafından inancı uğruna şehit edilmesine ithaf olarak inşa edilmiştir.

Elmalı Kilise’nin arkasında yer alan kilise 3 apsisten ve 2 sütundan oluşmaktadır. Motiflerinde kırmışı aşı uygulamasıyla geometrik desenler ve mitolojik hayvan figürleri süslemelerine yer verilmiştir. Geometrik desenler basit tutulsa da kutsal haça yönelen çekirge ilgi görmektedir. Kilisenin batı tarafındaki duvarında Azize Barbara tasvirini görebilirsiniz.


Yılanlı Kilise

Kilise adını Aziz George ve Aziz Theodore’nin savaşarak öldürdüğü ejderha tasvirinden almaktadır; tasvirdeki yeşil ejderha figürü yılana benzetilmektedir. Kilise enlemesine dikdörtgen şeklinde kayaya oyulmuş basit beşik tonozlu ve 3 apsislidir. Yılanlı kilise planı düzensiz ve betimlemeleri devamlılık göstermeyip paneller şeklindedir. Apsisi sol duvara uzun olarak oyulmuştur fakat tamamlanmadan bırakılmıştır. Yapımı sırasında kurucu liderinin vefat edildiği tamamlanmasının uğursuzluk olarak kabul edildiği düşünülmektedir. Kilise girişi kuzey tarafından bulunmakta olup girişin sol tarafında yer alan haçta imparator Konstantin ve annesi Helena yer almakta olup doğusunda Azizlerin ejderhayı öldürmeleri sahnelenmiştir. Girişin sağ duvarında Dünyaca ünlü Aziz Onuphrius kadın göğüslerine sahip erkek olarak tasviri yer almaktadır. Onuphrius efsanesine göre; kadın vücuduna sahipken kendini dine adayan Onuphrius Tanrı’dan erkeklere karşı korunması için yalvarır. Tanrı’da ona erkek sakalı ve bıyığıyla çirkinleştirir).


Karanlık Kilise

Karanlık Kilise; 11. yüzyıl ve 12. yüzyılda tarihlenmiştir. Kuzey tarafından kavisli bir merdivenden kilisenin dikdörtgen şeklinde beşik tonozlu narteks kısmına çıkılır. Narteks kısmında küçük bir pencereden çok az ışık aldığı için kilise, Karanlık Kilise olarak adlandırılmaktadır. Bu sebeple fresklerin rengi günümüze kadar oldukça canlı ve az tahribat alarak ulaşmıştır. Kilise ve Narteks, İncil ve Hz. İsa’nın tasvirlerini içeren zengin renkli süslemelerle bezelidir. Betimlemelerde sadelik, masumluk ve yoksulluk izlenilmektedir.


Çarıklı Kilise

Karanlık Kilise’yle aynı kaya bloğunda yer alan Çarıklı Kilisesi, bulunduğu kavisli kaya kütlesinin en yüksek noktasında yer almaktadır. Çarıklı Kilise’ye bulunduğu yüksek konumdan dolayı girişine metal bir merdivenle ulaşılmaktadır. Çarıklı Kilise adını Hz. İsa’nın göğe yükselişi betimlenen freskin altında bulunan çarığa benzeyen ayak izinden almıştır. 12.yy sonu ve 13.yy başı olarak tarihlenen kilise 2 sütun ve 4 kubbeden oluşan 3 apsisli yapıdır.


Tasvirlerinde; Tevrat’tan Hz. İbrahim’in misafirperverliğini gösteren sofra sahnesi, İncil’den Hz. İsa’nın hayatı konu alınan sahneler ve Azizler iyi korunmuş olarak karşımıza çıkmaktadır. Figürlerin ayırt edici bir diğer özelliği ise uzun ve büyük olması sebebiyle ayrıntıya sahip olmasıdır.


Tokalı Kilise

Bölgenin bilinen en eski kaya kilisesi unvanına sahip olan Tokalı Kilisesi, 2 bölümden (Eski ve Yeni Kilise) ve 4 mekândan oluşmaktadır. Bu 4 mekân; Eski Kilise, Eski Kilise’nin altında yeraltına doğru inilen kısmındaki kilise, Yeni Kilise, Yeni Kilise’nin kuzeyinde yer alan Yan Şapel’dir. Çok bölümlü ve oldukça büyük karmaşık yapıya sahip olan kilise 10. yüzyıl ve 11. yüzyılda tarihlendirilmiştir.


Eski Kilise; 10. yüzyılın başlarında tek nefli ve beşik tonozlu kubbe yapı olarak inşa edilmiştir. Doğu tarafına Yeni Kilise’nin eklenmesi sırasında apsisleri yıkılmıştır. İncil’den alıntılar kırmızı ve yeşil renklerde tonoz yüzeyine ve duvarların üst kısmına sağdan sola doğru tasvirlenmiştir.


Yeni Tokalı; 10. yüzyılın sonu ve 11. yüzyılın başında enlemesine dikdörtgen şeklinde yapıya ve basit beşik tonozlu yapıya sahiptir. Doğu tarafındaki duvar bölümü kemerlerle birbirine bağlı dört adet sütun ve sütunların arkasında yükseltilmiş kademede koridor, koridordan sonra üç apsis yer almaktadır. Hz. İsa’nın betimlemeleri daha çok kırmızı ve çivit mavisi renklerde yoğun fresklerde işlenmiştir. Enlemesine nefte Azizlerin tasvirleri ve Hz. İsa’nın mucizeleri sahnelenmiştir.


Sahneleri kronolojik sıra, anlatım becerisi ve resim tekniği açısından bölgenin en nitelikli kilisesidir.

9 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


Tuva, Tuvart, Tuva Art, Tuvart Haber

Haber

bottom of page